Ayasofya’nın 2. Fethi milletimize ve İslam Ümmetine hayırlı mübarek olsun. Bu zafer günlerini bize gösteren Rabbimize sonsuz hamd olsun.
“Kuluna yardım eden ALLAH’a hamd olsun.” Ayasofya’nın yeniden fethi İslam milletinin fetretten fetihe geçişinin de miladıdır.
AYASOFYA’NIN YENİDEN FETHİYLE TÜRKİYEDE VE İSLAM ALEMİNDE ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAKTIR. Bunu yazdım, bunu siz de kalbinize /zihninize yazın.
Yıllarca “zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” diye büyüdük/büyütüldük. Bugün bizim bayramımız. Efendimiz/Başöğretmenimiz Hz. Muhammed SAV ;
“Kula teşekkür etmeyen ALLAH’a şükredemez” buyurdu. Ayasofya’yı yeniden gündeme getiren, bunu Danıştaya götürerek siyasi irade ortaya koyan, karşısına Avrupayı /Amerika’yı / Yahuda’yı / Rusyayı / Yunan’ı neredeyse bütün dünyayı alan ancak bugünkü Resmi Gazete ile bu fethin imzasını atan,
CumhurBAŞKANIMIZ Recep Tayyip Erdoğan’a, AK Parti kadrolarına, Cumhur ittifakına teşekkür ediyoruz. Hz. Yusuf’un kıskanç kardeşleri gibi olan bedbaht kardeşlerimiz “neden şimdi” diyorlar?
Neden daha önce olmadı diyorlar? Zira; Tedrici olmak zorundaydı.
Birkaç asırlık tahribi tamirat bir anda olmaz. Çocuk bile hemen büyümez. Gül vaktinde açar. 4 defa Partisi kapatılan Erbakan hocamızın yaşadığı tecrübeden ders aldık.
Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi: “Her şeyi hazmettire hazmettire yapacağız.”
Dikkat bizim ATAMIZ FATİH, Ayasofya’yı puthane yapmadı, cami yaptı, Onu 2. Kez fethetmek de Recep Tayyip Erdoğan’a ve bizlere nasip oldu elhamdulillah.
Fatih Sultan Mehmet, sanki keramet gösterircesine kim bu camimi aslından başka bir şeye çevirirse ALLAH’ın ve bütün meleklerin laneti onun üzerine olsun diye yazmıştı vakfiyesine. Elhamdulillah biz o lanete Mazhar olmadık, o lanete Mazhar olanlarla da olmadık…
Ayasofya davasının ilk avukatı kimdi?
Ayasofya’yı ilk defa gündeme getiren, 1926-1946 arasında tek başına İslam davasını ve Ayasoyanın cami yapılmasını davasını kitaplarında, mahkemelerde ve 34 yıl yattığı zindanlarda / göz hapsinde savunan,
“BU KAHRAMAN MİLLETİN EBEDİ BİR MEDAR-I ŞEREFİ VE KUR’AN VE CİHAD HİZMETİNDE DÜNYADA PIRLANTA GİBİ PEK BÜYÜK BİR NİŞANI VE KILIÇLARIN PEK BÜYÜK VE ANTİKA BİR YADİGARI OLAN AYASOFYA CAMİİ” diyen,
“Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi;
Ayasofya’yı, beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve halen İslâm’da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran” diyerek Ayasofya’nın cami olmasını Risalelerinde ve mahkemelerde savunan,
1950’de Adnan Menderes’ten “Ayasofya’yı cami yap / Ezan-ı Muhammediyeyi getir / Risale-i Nurları devlet eliyle bastır” diyerek 3 istekte bulunan Bediüzzaman Said Nursi’ye ve bu işin yılmaz savunucuları Risale-i Nur talebelerine teşekkür ediyoruz.
Yine 1950’den sonra Adnan Menderes’ten Ayasofyanın cami olmasını isteyen Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerine ve bu uğurda çalışan talebelerine teşekkür ediyoruz.
Ayasofya’nın cami yapılması kutsal alınterinin ve çilenin meyvesidir. Bu Nur talebelerinin, Süleyman Efendi talebelerinin, Nakşi / Kadri şeyhlerinin ve dervişlerinin, Milli Görüş mücahidlerinin, türkücü değil İslam Ülkücülerinin, alperenlerin emeğinin ortak meyvesidir. Hepsine rahmet minnet olsun.
Daha sonraki yıllarda Ayasofya davasını savunan mücahid kalemler ve Alperen emirler olan Necip Fazıl’ı, Nurettin Topçu’yu, Osman Yüksel Serdengeçti’yi, Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı, Kadir Mısıroğlu üstadımızı, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz abimizi ve bütün İslam davası ahilerini /mücahidlerini /alperenlerini hayırla ve şükranla yad ediyoruz.
Türkiye’nin istiklali Ayasofya’nın istiklalinden, İslam aleminin istiklali Mescid-i Aksa’nın istiklalinden geçer.
20. Yüzyılda 4 mabedimiz/mescidimiz işgal edildi. Ayasofya’da Kemalist işgal, Mescid-i Aksada Siyonist işgal, Mekke ve Medine’de Vahhabi / Suudi işgali hüküm sürüyor. Ayasofyadaki işgalin bitişi diğer mabedlerimizin işgalinin bitişinin başlangıcı olacaktır.
Bu bir başlangıçtır, bu bir taze bir milattır, Ayasofyanın 2. Fethiyle artık geri dönülmez bir yola girdik.
Artık İbrahim’in / Musa’nın / İsa’nın / Muhammed’in yani topyekün iman /İslam ordusuyla çağdaş Firavunun /Firavunların ordusunun mücadelesi daha da belirginleşecektir.
Artık safları sıklaştırma, küçük ihtilafları görmeyecek ittihad-ı İslam için çalışma zamanıdır. Cemil Meriç’in dediği gibi:
“Biz ki İslâm’ın kılıcı idik, “hezâr bütgedeyi mescid” eylemiş, “nâkûs yerlerinde ezanlar” okutmuştuk; biz ki salibe karşı hilâl, küfre karşı hak, zulme karşı adalettik” Artık kılıç kınından çıkmıştır. Mübarek olsun.
Bir şiirimde:
“Bir gün sabah namazını/Bir gün cuma namazını/ Bir gün bayram namazını kılmak var Ayasofya’da/ Bir gün mutlaka fethedilecektir Ayasofya/ Selam o ikinci Fatih’e/ Selam o ikinci fetih mücahidlerine ahilerine ve alperenlerine” demiştim.
Elhamdulillah dediğim gibi de çıktı.
Son söz /sonsuz söz Kur’an’ımızın olsun:
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً
De ki: “Hak geldi bâtıl zail oldu! Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.”
Mahmut Sami DOĞANCI
10 Temmuz 2020 akşamı, Elkubbe Dımaşk / ÜRDÜN