⚠️ Çin Uygur Türklerine zulüm yapıyor !!
⚠️ Oruç tutmalarını, ibadet etmelerini yasaklıyor !!
❌ YAŞANAN İNSAN HAK İHLALLERİ ❌
Çin uzun yıllardan beri bölgedeki Uygur ve Kazaklar başta olmak üzere Müslümanlara karşı pek çok insan hakları ihlali gerçekleştirmiş ve bu durum da insan hakları örgütlerince sık sık raporlara geçirilmiştir.
Doğu Türkistan’da Uygurlara karşı pasaport verme zorlaştırılmaktadır. Bu durum en temel insan haklarından biri olan seyahat özgürlüğünün kısıtlanması olarak algılanmaktadır.
Yasaya göre, Doğu Türkistan’da birlikte namaz kılmak, dini giysilerle iş yerlerine gitmek, kadınların başörtüsü takması ve kişinin İslam dini mensubu olduğunu gösteren diğer sembolleri kullanması suç sayılmaktadır.
Ayrıca öğrenciler ve devlet memurları için oruç tutmak da yasaklanmıştır.
Bu haberler senelerdir, özellikle de Ramazan aylarında tekrar tekrar zuhur ediyor.
Malûm geçtiğimiz ay yine basına yansıdı. Akabinde de Çin karşıtı gösteriler ve saldırılar patlak verdi. Hatta bunun ucu Çinli sanılan diğer Uzakdoğululara kadar uzandı.
Peki bu iddialar doğru mu?
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşlik ettiğimiz Çin gezisi sırasında yaptığım görüşmelerle anlamaya çalıştım.
ÖNCELİKLE: UYGUR TÜRKLERİ ÇİN’ deki TEK AZINLIK MI?
Çin’in nüfusu 1.4 milyar. Bunun yüzde 92’si Han ırkından. Geri kalan yüzde 8’in içinde ise 55 ayrı etnik grup var.
Müslümanlar ise sadece 19 milyon. Yani neredeyse nüfusun yüzde biri. Resmi rakamlara göre bunun 9,5 milyonu Uygurlar. Ancak Uygurlulara sorarsanız bu rakam 15 milyon.
Hanlar burada 1.sınıf ırk olarak görülüyor. Diğer taraftan, Pekin azınlıklara baskı uygulamıyor. Bunun en somut kanıtı, Hanlara tek çocuk zorunluluğu getirilmişken, azınlıklara bu kural uygulanmıyor.
“DOĞU TÜRKİSTAN” İSMİ NEREDEN GELİYOR ??
Uygur Türkleri tarih boyunca Çinlilerle birlikte yaşamışlar. Ve sadece iki kez bağımsız olmuşlar. Biri 1933-34’te “Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti” adıyla.
Diğeri de Sovyetler Birliği’nin desteğiyle kurulan, 1944-49 arasında “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” altında.
Her ikisi de Çin Halk Cumhuriyeti’nin işgaliyle son bulmuş.
1955’ten beri de Uygurlar kendilerinin “Doğu Türkistan” dediği, Çin’in ise “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” diye tanıdığı özerk bölgede yaşıyorlar.
Pekin “Doğu Türkistan” ismine şiddetle karşı çıkıyor. Bunu Türkiye’nin Güneydoğu bölgesine “Kürdistan” denilmesiyle karşılaştırıyor.
PEKİ SİNCAN NEDEN ÖNEMLİ?
Çin’de en çok doğalgaz ve petrol bu bölgeden çıkıyor. Ve Sincan, tarihi İpek Yolu’nun en önemli geçiş noktası.
İPEK YOLU NEDEN HÂLÂ ÖNEMLİ?
Çünkü İpek Yolu tekrar canlanıyor.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, bu projesini ilk 2013’te açıkladı. Buna göre, Çin’den başlayıp Anadolu ve Akdeniz’den geçerek Avrupa’ya ulaşan eski İpek Yolu’nu yeniden küresel bir ticaret hattı haline getirecek. Ve bu hat tam 65 ülkeyi kapsayacak.
Sadece karadan değil, denizden de geçecek. “Deniz İpek Yolu” Güney Çin Denizi’nden çıkıp Hint Okyanusu’nu aşacak. Kızıldeniz’den Akdeniz’e tırmanıp, Venedik’te bitecek.
Jinping bu iki projeyi ise “Bir Kuşak, Bir Yol” (One Belt, One Road) diye adlandırıyor.
UYGUR SORUNU NEDİR?
Uygur Sorunu, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 1960’lı yıllardan beri devam eden dini-etnik bir çatışmadır.
Uygurlar eskiden Sovyetler Birliği’nin desteğiyle kurulmuş olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin Çin tarafından 1949 yılında ilhak edildiğini ve halen Çin işgali altında bulunduklarını iddia etmektedir.
Ayrılıkçı hareketler, çeşitli milliyetçi ve İslamcı organizasyonlar tarafından örgütlenmektedirler.
1953 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan’da nüfusun %75’ini Uygurlar, %6’sını ise Han Çinlileri oluşturmaktadır. 2000 yılına gelindiğinde ise nüfusun %40.57 si Han Çinlisi, %45.21 i ise Uygurlardan oluşmaktadır.
Elli sene gibi kısa bir süre içerisinde bölgedeki bu demografik değişikliğin ana sebebi Çin tarafından bölgedeki Uygur nüfus oranını azaltmak ve Çinli oranını arttırmak için izlenen politikalar olmuştur.
❌ SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ YAŞANANLAR !!
Soğuk Savaş dönemindeki Çin-Sovyet ayrılığı, Uygur-Çin sorununu tırmandıran gelişmelerin fitilini ateşlemiştir.
Sovyetler Birliği, bölgedeki Kazakları Çin’e karşı saldırılara girişmeleri için teşvik etmiştir. Bunun üzerine Çin ise Sincan-Sovyet sınırına Bingtuan milislerini yerleştirmiştir.
1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği bölgedeki Kazak ve Uygurları Çin’e karşı kışkırtmıştır. Taşkent’ten Doğu Türkistan’a radyo yayınları yapmış ve Uygurları bağımsız bir devlet için teşvik etmeye çalışmıştır.
1962 yılında 60,000 Kazak ve Uygur, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne kaçmak zorunda bırakılmıştır.
Sovyetler Birliği’nin bu kaçaklardan ordu kurup, bu ordunun Çin’e karşı ‘Kurtuluş Ordusu’ adı altında savaşacağı söylentileri yayılmıştır.
1979 yılında Sovyetler Afganistan’a girince, Çin Sovyetlerin Müslüman Afganlara karşı zulüm gerçekleştirdiği propagandası yayarak, Uygurları Sovyetlere karşı aksi görüşte etkilemeye çalışmıştır.
Bunun yanında Çin, Doğu Türkistan’a Çin göçünü sadece Uygurlara karşı teşvik etmemiş, aynı zamanda da Sovyet yayılmacılığına karşı da hayati bir önlem olarak görmüştür.
❌ SOĞUK SAVAŞ SONRASI YAŞANANLAR !!
1997 yılının Ramazan ayında 30 Uygur’un öldürülmesi bölgede büyük gösterilere neden olmuştur.
Çin medyası gösterileri isyan olarak nitelendirmiştir. Batı medyası ise gösterilerin barışçıl bir şekilde yapıldığını ifade etmiştir.
Gösteriler büyümüş ve Gulca Katliamı olarak nitelendirilen olaylar sırasında Çin Ordusu göstericilere ateş açmış yüz civarında insan hayatını kaybetmiştir.
5 Ocak 2007’de Çin polisi Doğu Türkistan İslami Hareketi’nin kamplarını basmış ve 18 kişiyi öldürmüştür.
Bu olay 2008 yılındaki Uygur ayaklanmalarının fitilini ateşlemiştir. 2008 yılında radikal İslamcı Uygur örgütleri bölgedeki pek çok farklı noktada saldırılar düzenlemişlerdir.
Günümüze kadar aralıklarla çeşitli saldırılar devam etmektedir. Çinli yetkililer olayları terör saldırısı olarak nitelendirmektedir.
Batılı devletler ise bölgedeki insan hakları ihlallerine sık sık değinmektedir. Bunun yanında Çin’in Uygurlara yönelik baskıcı politikaları ise bölgedeki radikal hareketlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.