Kırşehir HaberNet

Dirlik ve Düzen Adamı Olarak: AHİ EVREN VE AHİLİK

Dirlik ve Düzen Adamı Olarak: AHİ EVREN VE AHİLİK
REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
597 views
17 Eylül 2020 - 15:08
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
“Anadolu’da Aynı Zaman Dilimlerinde Yaşayan, Kırşehir Emiri Cacaoğlu, Şems, Mevlâna, Mevlâna Oğlu Alaaddin Çelebi Ve Ahi Evren Ve Hacı Bektaş-I Veli İlişkilerinin Boyutunu Aydınlatmak Döneminin Kır-Şehri’nin Sosyal Siyasal Tarihinin Aydınlatılmasıyla At Başı Gibidir.”

İslamiyet‘in ilk yıllarından itibaren Araplar arasında kurulmaya başlayan ve zamanla Tasavvufi bir içerik kazanan fütüvvet (fityan) toplulukları, Ahiliğin kaynağı olarak çıkar karşımıza.

Nitekim İslamiyet’in yayılmasına paralel olarak Irak, İran, Türkistan, Semerkant, Endülüs ve Mısır gibi ülkeler yanında Anadolu’da da yayılma imkânı bulan Ahilik,

Zamanla birçok devlet adamlarını, kadı, müderris ve tarikat şeyhlerini bünyesinde toplamış, köylere kadar yayılarak devlet otoritesinin zayıfladığı her yerde mahalli otoriteyi sağlamış, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda da büyük bir rol oynamıştır.(1)

Hemen bütün araştırmacılar, Ahiliğin” fütüvvet” ile alâkasını üstü örtülü veya açık olarak kabul etmişlerdir. Ahilik, fütüvvet teşkilatı ile çok yakından ilgilidir.

Ahilik niçin fütüvvet kurumunun ortaya çıkışından önce değil de, sonra doğmuştur? Öyle ya da böyle, Ahilik, günümüzden tamamen farklı sosyo-ekonomik değer yargılarına ve şartlara bağlı bulunan İslam,

Ortaçağ Müslüman toplumlarının ortaya çıkardığı bir kurumlaşmadır.(2)
Bu anlamda Ahi Evren, Ahiliğin kurucusu değil,

13.yüzyıl Anadolu’sunda “Anadolu Ahiliği”ni belki yeniden sağlam bir örgütlenmeye kavuşturan şahsiyetlerden önemli birisidir.(3)

Genç işçileri, başıboş şehir kabadayılarını, sosyal-etik kurallar yönüyle terbiye etmeye çalışan fütüvvet;

Bu kuralları İslami müeyyidelerle güçlendirmeye çalışmış, işsizliği ve başıboşluğu reddetmiş, ustaya mutlak itaati, iş disiplinini ve kanaatkârlığı öngörmüştür.(4)

Dericiler loncasının şeyhi olan Ahi Evren, loncalar hareketinde becerileri ile “veli” mertebesine çıkartılmış, şöhreti ve etkinliği çevreye yayılmıştır.

Kaynaklar, Ahi Evren Şeyh Nasırü’d-din Mahmut’un Azerbaycan’ın Hoy kasabasından 1205 yılında Anadolu’ya geldiğine, ilk olarak Kayseri’ye yerleştiğine işaret etmektedir ki; Ahi teşkilatı bu yıldan sonra Kayseri’de kurulmuş, buradan Anadolu’nun diğer şehir ve kasabalarına yayılmıştır.

ERKEN BİR SANAYİLEŞME HAMLESİ

Ahi Evren’de ifadesini bulan toplumun refah ve mutluluğu için, her sanat kolunun teşvik ve himaye edilmesi, dahası bütün sanat kollarının, tüm sanat erbabının belirli bir yerde toplanması fikri, daha XIII. yy.’da erken bir sanayileşme hamlesidir.

Ahi Evren’in Siyaset-Name’sinde
(sultanlara ve devlet adamlarına öğütler) geçen şu görüşler, böylesi bir ileri açılımın “yazım belgesi” niteliğindedir:

“Allah insanları, yemek, içmek, giymek, evlenmek, mesken edinmek gibi birçok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz.

Bu yüzden demircilik, marangozluk gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, demircilik ve marangozluk da bir takım alet edevatla yapılabileceği için, bu alet ve edevatı tedarik için de çok sayıda insana ihtiyaç vardır.

Böylece insanın (toplumun) ihtiyaç duyacağı bütün sanat kollarını yaşatılması gerekir. O halde toplumun bir kesiminin sanatlara yönlendirilmesi ve her birinin belli bir sanatla meşgul olması gerekir ki toplumun ihtiyacı görülebilsin” (5)

Mikail Bayram‘ın; Ahi Evren‘in kayınatası Kirmani‘nin yakınlarından biri tarafından kaleme alınmış olduğunu duyurduğu “Menakıb-ı Şeyh Evhadü-d-Din-i Kirmani” adlı eserde, Kayseri’de bir dericiler çarşısı bu çarşının bitişiğinde “külahdüzler çarşısı”, bu iki çarşı arsındaki cami ve zaviyeye bitişik olan evde de Kirmani’nin kızı Fatma Hatun‘un ikamet ettiği evin bulunduğunu duyurmaktadır.

Ayrıca bakırcılar, dokumacılar ve örgücüler çarşısından, İstanbul ve diğer Rum bölgelerine halı ve kilim ihraç ettikleri bildirilmektedir.

Bu süreç, Ahilerin Selçuk Devleti tarafından benimsenip kabul gördüğü bir dönemdir.

“KÜÇÜK ASYA FÜTÜVVETÇİLİĞİ”

Ahiliğin bir “ortaçağ İslam fütüvvet hareketi” içinde doğduğu ne kadar gerçek ise, Anadolu Selçuklular zamanında esnaf ve zanaatkârlar kuruluşu haline geldiği ve

edited 
bir anlamda “Küçük Asya Fütüvvetçiliği” şeklini aldığı da bir gerçektir.

Ahi Evren‘in eşi ve Kirmani’nin kızı Fatma Bacı‘nın başında bulunduğu “Anadolu Bacıları” örgütü(Baciyan-ı Rum) Ahilik teşkilatı ile birlikte Kayseri’de kurulmuştur.

Bir anlamda Ahiliğin kadınlar kolu olan bu örgütü meydana getiren Ahilerin kızları ve hanımları da, Kayseri’deki bu sanayi sitelerinde kendilerine uygun sanat dallarında hizmet vermişlerdir.

İktisadi esaslara dayanan, bir tür esnaf örgütlenmesi kuran Ahiler,

Anadolu’da Türkmen kavimlerinin bulunduğu bütün vilayet, şehir ve köylerde örgütlenmişler, yabancıların korunması, doyurulmasını, yerleştirilmesini organize etmişler, evlenmemiş gençlerin sanat sahibi olanlarını toplayıp, içinden reis seçmişler.

Cemiyetlerine “fütüvvet” denmiş, reisler zaviyeler kurmuşlar. Esnaf kazançlarıyla finanse edilen zaviyeler zamanın toplumsal yapısı içinde ciddi bir güç ve itibar oluşturmuştur.

Adnan YILMAZ

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.