Kırşehir HaberNet

MUCUR KIZILDAĞ YENİYAPANLI BİR DERVİŞ ten NASİHATLER !!

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
592 views
22 Ekim 2020 - 18:11
MUCUR KIZILDAĞ YENİYAPANLI BİR DERVİŞ ten NASİHATLER !!
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
İBRAHİM TURAN DERVİŞ İLE MÜLAKAT! (01)

İbrahim ağabey zahiren ilmi tedrisatı olmamış ama irfan mektebinin talebesi olarak yetişmiş bir derviş. Gerçek dervişlerin asıl vasıflarından birisi, eğitimi ne olursa olsun “irfan sahibi” olmaktır.

Kırşehirli İbrahim Turan Ağabey ile Güzel Günlerin Hatıraları. Sami Efendi Üstadımız Şöyle Diyordu. “İşte Aile Reisi Böyle Davranmalı” Bir diğeri “muhabbet ehli” olmaktır.

Bir diğeri belki yetişmekte devamlılığı sağlayıp bağı kuvvetlendirmeye vesile olan “hizmet ehli” olmaktır, fedakarlıktır. Tüm bunlarla birlikte aynı zamanda tam bir “teslimiyet ehli” olmaktır.

İşte İbrahim ağabey, bu vasıflarla muttasıf bir maneviyat ehli. Musa Efendi bizzat İbrahim ağabeyin gıyabında şöyle bir teşhisde bulunmuştu: “Kalbi ma’mur bir mümin.” Allah adetlerini çoğaltsın, ömürlerini uzun, hizmetlerini bereketli eylesin.

Y. SELMAN TAN: Bize kendinizi tanıtır mısınız İbrahim ağabey?

İBRAHİM TURAN: 1936 yılında Kırşehir’in Mucur kazasında Kızıldağ Yeniyapan köyünde doğmuşum. Aile olarak çiftçilikle meşgul olurduk. Ailemizin dindardı. Fakirin de çocukluğumdan beri maneviyata bir merakı vardı.

Fakat o zamanlar köyde dinî eğitim yasak olduğu için hiçbir eğitim alamadık. Kur’an-ı Kerim’i askere gittiğim zaman askerlik arkadaşım Hafız Osman’dan öğrenmeye başlamıştım ki 1960 ihtilali olunca yarıda kaldı.

Askerlikten döndükten sonra köyün imamı Ali İhsan Yıldız Efendi ile devam ettim. 1970 yılında hacca giderken “Hocam ne tavsiye edersiniz” diye sorduğum zaman “Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretleri hacca gelirse onu ziyaret edersiniz” demişti.

Hacca giderken şöyle bir hadise yaşadık. Otobüsle yolculuk uzun sürüyordu. Yolcuların hemen hepsi yaşlı insanlardı. Kerbela’dayken bir yaşlı hanım ihtiyacını tutamamış ve otobüsün koltuğu kirlenmişti.

Şoför bağırıp çağırıyor, yolcular rahatsız olmuş bir şekilde bu koltukdan uzak duruyorlardı. Fakir şoföre “Siz otobüsten inin, ben koltuğu temizlerim” dedim.

Hemen bir bidon su getirip koltuğu güzelce temizledim. Teyze çok mahcup olmuş bir şekilde “Evladım Allah senden razı olsun. Haccın sırasında Allah seni kendisine en yakın dostlarıyla tanıştırsın” diye dua etti.

Mekke’ye vardık, Haremi Şerif’in içinde nur simalı insanları inceliyorum. Altınoluk’un karşısında yere güzel bir seccade serilmiş. “Buraya kim gelip oturacak?” diye sordum. Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretleri dediler.

Sami Efendi Hazretleri geldiği zaman daha ilk anda ‘tamam benim üstadım bu zat olacak’ dedim. Kendisinin duasını aldıktan sonra, sonradan kim olduğunu öğrendiğim Alemdar ağabeye ders istediğimi söyledim.

Sami Efendi Hazretleri bizi Kayseri’deki Hacı Şaban Efendi’ye gönderdi. Türkiye’ye dönünce Kayseri’ye gittim.

Merhum Eliboyalı ağabey beni Şaban Efendi’ye götürdü ve istihâre istemeden dersimi verdi. Köye döndüm, rüyamda, gece karanlığı içindeki İstanbul’u görüyorum ve bütün şehrin içinde iki ayrı yerden nur fışkırıyordu.

Bunlardan birisinin Ebu Eyyub el-Ensârî Hazretleri olduğunu, diğerinin de Mahmut Sami Ramazanoğlu Hazretleri’nin evi olduğunu söylüyorlardı. Ertesi gün dayanamayıp hemen İstanbul’a hareket ettim.

Elhamdülillah kabul etti ve dizinin dibinde otururken fakire “Mesleğiniz nedir?” diye sordu. Çiftçilikle meşgul olduğumu söylediğim zaman “Çorak toprağa münbit bir tohum ekilirse verim alınır mı?” diye sordu.

Yani bize demek istiyordu ki; ‘’siz topraksınız, biz sizin gönlünüze tohum ekiyoruz o yüzden siz de gayretli olun ki aldığınız dersi, maneviyatı çürütmeyin.’ Sonra “Askerlik yaptınız mı?” diye sordu. Tabi o zaman 34 yaşındaydım.

Arkasından, “Kumandanın huzurunda nasıl duruyorsanız Rabbimizin huzurunda da öyle duracaksınız. Rabbimiz ‘Siz nerede olursanız olun Ben sizin yanınızdayım’ buyurmuyor mu?” dedi. Sonra dersimi kontrol etti ve zikir adedini artırmam gerektiğini söyledi.

Yanından ayrıldıktan sonra muhabbetim o kadar ziyadeleşmişti ki kendisini tekrar görebilmek için fırsatını buldukça köyden yanıma birkaç kişi alıp İstanbul’un yolunu tutuyordum.

1972 yılında Şaban efendi vefat ettikten sonra artık kontroller için İstanbul’a geliyor Sami Efendi Hazretleri

ile ya da Musa Efendi ile görüşüyordum.

(Altınoluk Dergisi, Ocak 2019, Sayı: 395, Y.Selman Tan ile Röportaj)

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.